Lisedeyken başlamıştım şiir yazmaya. Duyguların yoğun olduğu gençlik döneminde herkes birşeyler karalamıştır. O duygular körelir, başkaları yeşerir.. Eski fotoğrafları yırtıp atarsın birine öfke duydukça ama o karalamaları atmaya kıyamazsın öylece durur tozlu raflarda.. Tamamını yakamazsın bir ucu yanık öylece durur mazin bir köşede. Aradan yıllar geçer, tesadüfen karşına çıkınca o yaşlara dönersin. Gençliğimde yazdığım bir iki şiir geçti elime , çocukça saf duygularla ama yine de aynı kalple yazılmış..

HER KALP ATIŞIM SEN

Süzülüp ruhumun çatlaklarından doldun yüreğime, şimdi her kalp atışım sen..

Geriye kalmayacak birşey, benden seni elesem..

Gözlerim susadıkça gözlerine, aralayıp kirpiklerini gözpınarından içeceğim; sana kanabilsem..

Acırdın, seninleyken özlediğim seni sensiz yaşamak ne zor bilsen..

Sen başka diyarda, ben son nefesimdeyken ümidim olacak, son bir kez görsem..

Bedenimi toprağa kalbimi kırlangıç kanadında sana göndereceğim.

Onu da sen kalbine gömer misin istesem?

 

GÖZLERİNİN RENGİ

Üşüdüğünde güneş olmak geliyor içimden, iliklerine işlemek..

Terlesen, sana esen melteme dolmak istiyorum.

Susadığında içesin diye bir bardak dolusu su olayım diyorum,  kana kana iç..

Ağlasan, gözyaşlarını hapseden mendil olmak istiyorum.

Tatlı rüyalar göresin diye başını dayadığın yastık olayım diyorum.

Okuduğun kitaptaki satır..kokladığın çiçek..

Bir tek “ben” olmak istemiyorum..

Güneş, hergün dünyanı aydınlatan;

meltem, yüzünü okşayan..

su, yaşam kaynağın..

Yastığın, her gece baş koyduğun..kitaplar, dostun..

Bense gözlerinin rengini bilmeyen, sesini esirgediğin..